13 Mayıs 2008 Salı

LEYLA GENCER'e VEDA


Leyla Gencer'i daha sesini duymadan tanıdım. Zeynep Oral'ın onun için yazdığı biyografik eseri okuduğumda ona sesini duymadan hayran oldum. Bazı insanların aurası engel tanımaz ve kanallarınızı açık bırakırsanız size ulaşırlar.

Leyla Hanımın fotoğrafını, onun kahraman fizyonomisini görmek, her gönlünü azat etmiş insan için ona aşık olma vesilesidir. Bu aşk onun varlığına tanıklık etmek ve dünyada olduğuna şükretmek düzeyinde bir maneviyat yükselmesinin sonucudur. Türkiye ne yazık ki duygusal haritasını kaybetmiş bir ülke. Duygusal derinliklerimizi hamasetin sığ sularında ziyan ettik. Bu felaket sadece bizim başımıza gelmedi diye avunsak da 21. asrın hakiki insanlara her çağdan fazla ihtiyaç duyduğunu söylemeden edemiyorum.

İşte Leyla Gencer hakiki bir insandı. Sanatına karşı duyduğu sorumluluk onu ülkesinden uzak yaşamaya mecbur bıraktı. Cuma günü küllerini çok sevdiği Boğaz'ın sularına serpeceğiz. Kalbim onunla olacak.

Yakılarak küle dönüşmek istemesini ise dünyaya karışıp gitmek arzusu, masum bir sanatçı kaprisi olarak başıma tacederim.

"Ona hakettiği değeri vermedik" diyenlere ise cevabım şudur: O meleklerle şarkı söylüyordu.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

cenaze günü istanbul'daydım taksi ile bir yerden bir yere giderken cenaze töreni radyodan canlı yayınla veriliyordu. Arka fonda Motzart'ın insanı bu dünyaya ait hissettirmeyen aryalarının sesi geliyordu. O an bu müzikle boğazda olmayı ve bu şekilde ölmeyi, bu şekilde defnedilmeyi istedim. Bir anda taksicinin sesiyle kendime geldim; "Abi bu karı için mecusi diyorlar doğru mu?" Ne diyeyim ki ben?? Ne söylesem de bu salakça sorulara muhatap kalmasam?? Hala düşünüyorum ve hala cevap verebilmiş değilim. Taksiciye ne mi oldu? Parasını verdim gönderdim.

Nusret

Fatma Çal dedi ki...

Cenaze günü İstanbulda olabilmeyi çok isterdim. Mümkün olmadı.
Kayıt yaptırmadı, görüntüleri galiba çok fazla değilmiş... Hiç olmazssa ziyaret edebileceğimiz bir mezarı olsaydı. Bundan böyle boğazın sularına her baktığımda bir şekilde onu hatırlayacağımı biliyorum.
Senin taksicinin dahil olduğu zihniyet panoraması her gün gözümüze batıyor, kulaklarımızı tırmalıyor, canımızı yakıyor. İnancın yalnızca yüreklerde yer bulabileceğini bilemeyecek kadar kendi hasletinden habersiz bu insanlar ancak duyduklarını naklederler. Düşünemez ve anlayamazlar.
Bu anıyı naklederek zaten çok farkında olduğumuz bir durumla tekrar ve acı duyarak karşılaştım. Adı Nur olan, gönlü taş olanları da unutmamak lazım. Teşekkürler, Sevgili Nusret.